DİSLEKSİ GEÇER Mİ?
Disleksi, okuma ve okuduğunu anlamada yaşanan sorunlarla kendini gösteren bir çeşit bilgi işleme zorluğudur. Dolayısıyla disleksi, bir hastalık değildir ve tıbbi bir tedavisi yoktur. Disleksi alanında uzman kişilerin uygulayacağı değerlendirme yöntemleriyle teşhis edilir ve eğitsel yöntemlerle tedavi edilir. Çocuğun yaşına ve eğitim düzeyine göre bir eğitim planı oluşturulmalıdır. Özel eğitim yapılmadan disleksi kendiliğinden düzelmez. Yani, disleksi tedavi edilemeyen bir öğrenme güçlüğü değildir. Tedavisi vardır ancak bu tedavi medikal değil eğitseldir. Okumanın temelinde yer alan dikkat, bellek, planlama, ardıllık gibi bilişsel becerileri çalışan ve okuma üzerine daha fazla pratik yapan eğitim programları ile disleksili çocuklardaki okuma güçlüklerin büyük oranda aşıldığı görülmektedir. Araştırmalar gösteriyor ki ilkokul 1-2 ve 3. Sınıflarda tanı ve tespiti yapılmış ve özel eğitim müdahalesinde bulunulmuş çocukların %83’ ü eğitim yaşantılarına sorunsuz olarak devam edebilmektedir.
bulunulmuş çocukların %83’ ü eğitim yaşantılarına sorunsuz olarak devam edebilmektedir.
Disleksi de yaşanan güçlükler özel eğitim yoluyla oldukça iyileştirilir. Ama yine de disleksiye sahip olan çocuklar bazı özelliklerini yaşamlarının sonuna kadar muhafaza edebilir. Örneğin okuma yaparken birkaç yerde satır atlayabilir, yönleri karıştırabilir ya da yazı yazarken ara ara harf karıştırması gözlemlenebilir. Ancak çocuklar bu tür durumlarla nasıl baş edebileceğini de öğrenir. Gerekli durumlarda bireye akademik desteğin yanı sıra psikolojik destek de sunulabilir.
Disleksi nörogelişimsel bir zorluk olduğundan yüzde yüz iyileşme veya tamamen ortadan kalkma durumu yoktur. Disleksi de yaşanılan zorluklar doğru bir eğitim programı ve gerekli durumlarda terapi desteğiyle büyük oranda iyileşir. Bu oran eğitimin alınış süresi ve kalitesine göre farklılıklar gösterebilir. Disleksinin erken tespiti iyileşmenin büyük oranda gerçekleşmesinde çok etkilidir. Erken tespit beraberinde erken müdahaleyi getirir ve birey erken destek almaya başlarsa akranları ile arasında akademik bir fark oluşmaz. Bu durumda hem akademik hem de sosyal hayatı zarar görmez.
Sonuç olarak disleksiye sahip olan bireylerin asıl problemlerinin okuma ve yazmada yaşadıkları problemler olduğu ve bu problemlerinin üstesinden ancak sistemli bir eğitim programı ile gelinebileceği unutulmamalıdır.
Psikolojik Danışman Hümeyra Mercan
