Boşanmanın Eşler Üzerindeki Olası Etkileri
Boşanma isteyerek gerçekleşmiş olduğu durumlarda bile her iki taraf için de zor bir süreç olarak değerlendirilmektedir. Boşanma eşleri duygusal olarak etkilerken ekonomik kayıplar ve toplumsal statünün sarsılması gibi durumlara neden olur. Bu nedenle boşanmanın tüm sorunların çözüldüğü evlilik öncesi döneme dönüş gibi algılanmaması gerektiği belirtilmiştir. Evliliğin sona ermesi aynı zamanda başka bir dönemin başlangıcıdır. Boşanmadan sonra yaşanan duygusal tepkiler boşanmanın gerçekleşmesinden daha önce başlar ve boşanma ile birlikte yoğunlaşır.
Boşanma sürecinde kişi kendini kişisel, sosyal, mesleki ve cinsel olarak yeniden tanımlamakta ve yeni kimliğiyle bütünleşmeye çalışmaktadır. Bu bütünlük ne oranda sağlanırsa boşanmanın bir kriz olması önlenecektir. Tıpkı çocuk ve gençlerde görülebildiği gibi yetişkinlerde de önceki gelişim evrelerine gerileme görülebilmektedir. Kişi yaşından ve kişiliğinden beklenmeyen davranışlar gösterebilir, bakıma muhtaç bir hale düşebilirler. Bu davranışların geçici olduğu, üzerinden geçen zamana bağlı olarak uyum sağlandıkça azalacağı düşünülmektedir. Ancak bu gerilemenin devam etmesi ebeveynlerin çocuklaşması sonucu, çocukların ebeveynleşmesine neden olabilmektedir. Rollerin karıştığı bu durumda çocuk ebeveyninin ilgi ve bakım ihtiyacını karşılayan bir pozisyonun sahibi haline gelebilmektedir. Boşanma sonrası ebeveynlerde görülebilecek davranış biçimlerinden biri çocuklara fazla sorumluluk yüklemektir. Çocuğun kaldırabileceğinden fazla sorumluluk alması onun yaşamında önemli bir stres kaynağı haline gelebilmektedir. Bazı durumlarda da ebeveynler suçluluk duygularının etkisi ile çocuğa hiçbir sorumluluk vermeyerek aşırı ilgilenme ve şımartma eğiliminde olmaktadırlar. Öztürk’e (2008) göre boşanmış yetişkinler ayrılık sonrası içine düştükleri boşluğu çocuğu ile giderme gayreti içinde olabilirler. Her iki durumda da çocuğun gelişimi olağan dışı bir etkiye maruz kalmaktadır. Boşanma sonrası yetişkinler bazen kendini dış dünyadan soyutlayarak iç dünyasına çekilmektedir, bazı yetişkinlerde ise hiperaktivite ve fazla sosyal bir yaşam sürdürme eğilimi gözlemlenmektedir. Boşanma sonrası ebeveynlerin bazı duygusal sorunlar yaşamaları geçici ve normal kabul edilmektedir. Yeni duruma uyum sağlama bazı güçlüklerle mücadele etme çabasını ortaya koymayı gerektirmektedir. Diğer taraftan olumsuz duyguları kabul etmeyerek sürekli inkar etme ve savunma mekanizmaları geliştirme depresyonun ertelenmesi olarak değerlendirilmektedir. Önemli olanın olumsuz duygu ve durumları gerçekçi bir şekilde ele alarak uyum sağlamak olduğu düşünülmektedir. Yetişkinlerin boşanmaya uyumunu etkileyen psikolojik ve sosyal çok sayıda değişken vardır. Bunlardan cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi, sosyal destek, evlilik süresi, çocuk durumu ve sayısı, boşanma sürecini başlatan taraf olmak ya da olmamak, boşanma sonrası geçen zaman, benlik algısı gibi kişisel faktörlerdendir. Boşanmanın hangi koşullarda gerçekleştiği, eski eşle kurulan ilişkinin niteliği, profesyonel yardım alıp almama ve romantik bir ilişkiye sahip olma süreci etkileyebilecek diğer değişkenlerden bazılarıdır.
UZMAN PSİKOLOJİK DANIŞMAN ALİ GÜNGÖR