Yakın İlişkilerde “Bağlanma”

Yakın İlişkilerde “Bağlanma”

Yakın İlişkilerde “Bağlanma”

Yakın ilişkilerinize baktığınızda zaman zaman çeşitli problemleri yaşadığınızı görebilirsiniz. İletişimde ortaya çıkan bu zorluklarla başa çıkabilmek için öncelikle onları anlamak ve hangi sebeple oluştuklarını öğrenmek gerekir. Bu yazıda yakın ilişkilerinizde yaşanan bazı problemleri “Bağlanma Kuramı” ile inceleyeceğiz.

Bowlby, Bağlanma Kuramında; bebeğin temel bakım ihtiyacını karşılayan annenin (bazı durumlarda baba, anneanne, babaanne, teyze, amca, bakıcı vs. olabilir) çocuk ile arasında kurduğu ilişkiyi ‘bağlanma’ olarak tanımlar. Bu ilişkide bakım veren kişi, bebeğin kendini güvende hissetmesi, duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarının giderilmesi, bebeğin yakınlık görme beklentisinin karşılanması gibi olumlu bir tutumda ilerlediğinde bebek ile bakım veren arasında güvenli bir bağ kurulmuş olur. Bebek bakım vereni ile kurduğu bu ilişki sonucunda kendisini sevilmeye, değer görmeye ve onaylanmaya layık bulur. Kendi değerini onaylatan bebek bir diğeri ile kurduğu iletişimde karşısındakini ve dünyayı da güvenilir ve olumlu bir yer olarak algılayacaktır. Ancak bebek ve bakım vereni arasında bu bağ kurulmadığında veya yeterli düzeyde karşılanamadığında bebeğin kendisini veya bakım vereni olumsuz algılaması sonucu ‘güvensiz bağ’ gerçekleşir. Bağlanma kuramı zamanla incelenmiş sonrasında ise çeşitli araştırmacılar tarafından zaman içerisinde bebek ve bakım vereni arasında kurulan bu ilişkilerin, bireylerin yetişkinlik yaşamında kurdukları ilişkilerde de temel rol oynadığı sonucuna ulaşılarak yetişkin bağlanma türleri ortaya çıkarılmıştır. Yetişkin bağlanma türleri kişilerin kendilerini ve başkalarını algılamalarına yönelik olarak dörde ayrılır. Bunlar; güvenli bağlanma, kayıtsız bağlanma, korkulu bağlanma ve saplantılı bağlanmadır.

Güvenli bağlanma; kişinin kendisine ve bir ötekine yönelik algısı olumludur. İlişkilerde rahat ve özerk davranabilir. Kendisinin değerli olduğunu ve kendi kararlarını alabileceğini ayrıca partnerinin de değerli bir birey olduğunu dolayısı ile kararlarına saygı duyulması gerektiğini bilir. Kendi ve bir ötekinin sınırlarında saygı çerçevesinde ilişkiyi sürdürür.

Kayıtsız bağlanma; kişinin kendisine yönelik algısı olumlu ancak bir ötekine yönelik algısı olumsuzdur. Bu bağlanma stilindeki birey kendisini sevilmeye değer görür ancak partnerine güvenmekten ve bağlılıktan kaçar. Bu sebeple yakın ilişki kursa da sonunda bir bağlılık durumu gerçekleştirmez.

Saplantılı bağlanma; kişinin kendisine yönelik algısı olumsuz, bir ötekine yönelik algısı ise olumludur. Saplantılı bağlanan kişiler kendilerini bir ilişkide sevilmeye ve değer görmeye layık görmeyecek düzeydeki olumsuz benlik algılarından dolayı partnerlerine saplantı düzeyinde bağlılık gösterir. İlişkilerde sıklıkla bir arada olmak ister, ayrılma düşüncesinden dolayı kaygı duyar ve sık sık partneri ile iletişimde bulunarak sevildiğine dair onay duygusunu almaya ihtiyaç duyarlar.

Korkulu bağlanma; kişinin kendisine ve bir ötekine dair algısı olumsuzdur. Bu bağlanma stilindeki birey kendisinin bir ilişkide var olmasından korktuğu ve tedirgin olduğu gibi bir ötekine güvenmekten de korkar. Bu sebeple bir ilişkide bulunmaktan ve yakın ilişki kurmaktan sıklıkla kaçar.

Yetişkin bağlanma stilleri incelendiğinde araştırmacılar, bireylerin yakın ilişkilerde yaşadıkları çoğu problemin bağlanma stillerinden kaynaklanabileceğini görmüştür. Levine ve Heller’ın yazmış oldukları ‘Bağlanma – Aşkı Bulmanın ve Korumanın Bilimsel Yolları’ eserlerinde yetişkin bağlanma türlerine yönelik bir havuz örneği tanımlamışlardır. Bu havuz yetişkin yakın ilişki havuzudur. Havuzun içerisinde tüm bağlanma stiline sahip yetişkinler bulunur. Güvenli bağlanma stilindeki bireyler birbirleri ile eşleşir, uzun ve güvenli bir ilişki yaşayarak havuzdan ayrılır. Korkulu bağlanma stiline sahip yetişkinler bir ilişkide bulunmak istemez ve havuzun içerisinden çekilir. Geride kalan saplantılı ve kayıtsız bağlanma stiline sahip bireyler birbirileri ile eşleşerek yakın ilişki kurar. Bu ilişki doğası gereği problemler yaşamaya mahkumdur, bunun sebebi kayıtsız bağlanan birey kendisine değer verilmesini istese de ötekine karşı güvensizlik yaşadığından bağlanma gerçekleşecek ciddi bir ilişki istememektedir ancak saplantılı bağlanan kişi bir ötekine yoğun bir ilgi ve bağlılık duyarak karşıdakini hayatının merkezine koyan bir ilişki kurmaktadır. Partnerlerin algı ve beklentilerinin farklı olası ilişkideki zorlukları ve tartışmaları ortaya çıkartır.

Sizler de yukarıda tanımlanmış bağlanma stillerini inceleyerek kendinizin ve partnerinizin bağlanma stilini keşfedebilir ve bu sayede ilişkinizde yaşanan problemleri bir de bağlanma kuramı çerçevesinde yeniden değerlendirebilirsiniz.

Psikolojik Danışman Sevgi Aleyna Destan

Diğer Yazılar