Psiko-Toplumsal Açıdan Ergenlik
Kimlik, kişinin değişmeyen, sürekliliğini muhafaza eden, kişiyi diğer bireylerden ayrıştırmamızı sağlayan özelliklerin tamamına verilen isimdir. Ergenlik dönemi, kimliğin oluştuğu, çerçevesinin çizildiği ve bireye entegre olan dönemdir. Çeşitli araştırmacılar kimliği fiziksel özelliklere veya karakter özellliklerine göre atletik, astenik, piknik tip veya içe dönük ve dışa dönük olarak kategorize etmiştir. Ben burada sizlere ergenin hangi aşamalardan geçerek ya kimlik kazanacağından ya da kimlik bocalamasına sevk olacağından bahsedeceğim.
1) Özerk Olduğunu Hissetmek: Ergenin ilk amacı ayrı bir kimliği ve kişiliği olduğunu kabul etmek ve bunu da çevresindeki diğerlerine onaylatmaktır. Bu dönemde güç ve otorite figürüne karşı doğrudan veya dolaylı olarak, açık veya gizliden isyan edip başkaldırma girişimleri özerkliğini kendisine ve çevresine ispat etmeye çalışmaktan başka bir şey değildir. Yani ergenin ergenliğe girdiği dönemdeki ilk tepkisi isyandır. Bu isyanın içeriği, niteliği, mantık çerçevesinde olup olmadığı, içinde bulunduğu kültürle uyumu önemli değildir. Ergen kendisine özgü düşünce, eylem üretip bunun sorumluluğunu alarak, bireyliğinin kimliğini oluşturmak için çabalamaktadır. Bu dönemde düşünceleri ve eylemleri ile dalga geçilen, yok sayılan, azarlanan bir ergen kendi düşüncesi, görüşü olmayan bir yetişkinliğe adım atacaktır. Otoriteye olan başkaldırının yerine getirdiği işlev, kendi düşüncelerini, görüşlerini her türlü ortamda savunabilmenin tohumu gibidir. Ancak ergenliğini sağlıklı geçirebilmiş bir birey yetişkinliğinde özerk, özgür, bağımsız olabilir.
2) Amaç Edinebilme, Yönelebilme, Uygulayabilme Yetisi: Ergen kimliğini oluşturmak için çabalarken, kendine bir amaç edinme ve bu amaç için çaba gösterme edinimlerini de kazanma evresindedir. İsyanda mantık önemli olmadığı gibi, amaçta da içerik önemli olmayabilir. Babası imam olan bir ergenin şarkıcı olmak istemesini bu dönemin sağlıklı semptomları arasında değerlendirebiliriz. Hem otoriteye başkaldırı hem de bir amaç edinip o amaç için eylem gösterme yetisi kazanmak bu evrenin işlevlerindendir. Ancak, bu durumu bir afet alarmı olarak algılayıp ergeni engellemeye çalışan ebeveynler, ergenin hem özerk bir birey olmasını hem de amaç edinebilme ve amacı uğruna çaba gösterme yetisini kısırlaştırmış olur.
3) Sırdaş Edinme: Ergen bu dönemde, sırdaş olmanın formatını atar. Öyle bir sırdaş bulmalıdır ki, hem otoriteye başkaldırı olabilsin, hem amaçları ile benzer doğrultuda olsun hem de sırdaşlığı özünde barındırsın. Sırdaş ile saklanacak olan sır bazen, okuldan sinemaya kaçılan bir gün olabileceği gibi, gizlice biriktirilen bir para da olabilir. Bu dönemde dostluğu, sırdaşlığı ebeveynleri tarafından anlayışla karşılanan ergenler, ilerde dostluğuna, sırdaşlığına güvenilen bireyler olacaktır.
4) Karşı Cinsle İletişim ve Beğenilme: Ergenlik dönemi birçok edinimiyle birlikte cinsel kimliğin de pekiştiği bir dönemdir. Bu da karşı cinsle iletişime girme, beğenildiğine emin olma ile mümkündür. Ergen bu girişimlerinden dolayı engellenmemeli, aşağılanmamalı, suçlanmamalıdır. Karşı cins tarafından beğenildiğini düşünmeyen, girişimleri başarısızlıkla sonuçlanmış ergen, bireyliğinde yetersizlik duyguları hisseden, taviz vermeye yatkın olan kimlikle inşa olacaktır.
5) Lider Olabilme ve Bir Lidere Bağlanabilme: Ergen arkadaş grubunun lideri olarak başlayan süreçte, özgüven, sorumluluk alabilme, organize edebilme gibi yetiler kazanır. Bir gruba dahil olarak da, sosyal uyumu pekişmiş, ekip ruhunu anlayabilen bir birey olacaktır.
6) Dünya Görüşü Çeperi ve İdeolojik Bir Bakış Oluşturmak: Ergen kimliğini oluştururken, bu kimliği oturtabileceği bir dünya görüşüne ihtiyaç duyar. Dünyayı anlamlandırmak, herhangi bir ideoloji penceresinden bakmak ergeni boşluktan kurtaracak ve varoluşunun çeperini sağlamlaştıracaktır. Burada da içerik önemli değildir. Ergen katıksız solcu, katıksız sağcı, dinci, ateist, komünist veya faşist ideolojiye yönelebilir. Bunların hepsi dünyaya bir anlam kazandırmanın, kimliğe ve ruhsal yapıya bir çerçeve-çeper oluşturmanın öncülleridir.
Psikolog Tuğba Odabaşı